Skip to main content

وَقَالُوْٓا اِنْ نَّتَّبِعِ الْهُدٰى مَعَكَ نُتَخَطَّفْ مِنْ اَرْضِنَاۗ اَوَلَمْ نُمَكِّنْ لَّهُمْ حَرَمًا اٰمِنًا يُّجْبٰٓى اِلَيْهِ ثَمَرٰتُ كُلِّ شَيْءٍ رِّزْقًا مِّنْ لَّدُنَّا وَلٰكِنَّ اَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُوْنَ   ( القصص: ٥٧ )

And they say
وَقَالُوٓا۟
ve dediler ki
"If
إِن
eğer
we follow
نَّتَّبِعِ
biz uyarsak
the guidance
ٱلْهُدَىٰ
doğru yola
with you
مَعَكَ
seninle beraber
we would be swept
نُتَخَطَّفْ
atılırız
from our land"
مِنْ أَرْضِنَآۚ
yurdumuzdan
Have not We established
أَوَلَمْ نُمَكِّن
biz bir mekan vermedik mi?
for them
لَّهُمْ
onlara
a sanctuary
حَرَمًا
dokunulmaz
secure
ءَامِنًا
güvenli
are brought
يُجْبَىٰٓ
toplanıp getirildiği
to it
إِلَيْهِ
ona
fruits
ثَمَرَٰتُ
ürünlerinin
(of) all
كُلِّ
her
things
شَىْءٍ
şeyin
a provision
رِّزْقًا
bir rızık olarak
from Us?
مِّن لَّدُنَّا
kendi katımızdan
But
وَلَٰكِنَّ
fakat
most of them
أَكْثَرَهُمْ
çokları
(do) not know
لَا يَعْلَمُونَ
bilmezler

veḳâlû in nettebi`i-lhüdâ me`ake nüteḫattef min arḍinâ. evelem nümekkil lehüm ḥaramen âminey yücbâ ileyhi ŝemerâtü külli şey'ir rizḳam mil ledünnâ velâkinne ekŝerahüm lâ ya`lemûn. (al-Q̈aṣaṣ 28:57)

Diyanet Isleri:

"Seninle beraber doğru yolda gidersek, yurdumuzdan ediliriz" dediler. Onları katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürününün toplandığı güvenli ve kutlu bir yere yerleştirmedik mi? Ama çoğu bilmezler.

English Sahih:

And they [i.e., the Quraysh] say, "If we were to follow the guidance with you, we would be swept from our land." Have We not established for them a safe sanctuary to which are brought the fruits of all things as provision from Us? But most of them do not know. ([28] Al-Qasas : 57)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Ve dediler ki: Seninle beraber doğru yola uyarsak yerimizden, yurdumuzdan oluruz, bizi çıkarıverirler buradan. Biz onları, her çeşit yiyeceklerin, meyvelerin getirilip toplandığı emin bir haremde yerleştirmedik mi, onlara katımızdan rızık olarak vermedik mi bunları ve fakat çoğu bilmez.