وَجَعَلْنَا فِى الْاَرْضِ رَوَاسِيَ اَنْ تَمِيْدَ بِهِمْۖ وَجَعَلْنَا فِيْهَا فِجَاجًا سُبُلًا لَّعَلَّهُمْ يَهْتَدُوْنَ ( الأنبياء: ٣١ )
And We (have) placed
وَجَعَلْنَا
ve yarattık
in the earth
فِى ٱلْأَرْضِ
yerde
firmly set mountains
رَوَٰسِىَ
yüksek dağlar
lest
أَن
diye
it (should) shake
تَمِيدَ
sarsar
with them
بِهِمْ
onları
and We made
وَجَعَلْنَا
ve açtık
therein
فِيهَا
orada
broad passes
فِجَاجًا
geniş
(as) ways
سُبُلًا
yollar
so that they may
لَّعَلَّهُمْ
umulur ki
(be) guided
يَهْتَدُونَ
yollarını bulurlar
vece`alnâ fi-l'arḍi ravâsiye en temîde bihim vece`alnâ fîhâ ficâcen sübülel le`allehüm yehtedûn. (al-ʾAnbiyāʾ 21:31)
Diyanet Isleri:
Yeryüzüne, insanlar sarsılmasın diye sabit dağlar yerleştirdik; rahat gidebilsinler diye aralarında geniş yollar varettik.
English Sahih:
And We placed within the earth firmly set mountains, lest it should shift with them, and We made therein [mountain] passes [as] roads that they might be guided. ([21] Al-Anbya : 31)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
İnsanlarla beraber çalkalanmasın diye yeryüzünde metin dağlar yarattık ve yollarını bulsunlar, maksatlarına ersinler diye de orada geniş yollar açtık.