Skip to main content

وَاسْتَكْبَرَ هُوَ وَجُنُوْدُهٗ فِى الْاَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَظَنُّوْٓا اَنَّهُمْ اِلَيْنَا لَا يُرْجَعُوْنَ   ( القصص: ٣٩ )

And he was arrogant
وَٱسْتَكْبَرَ
büyüklük tasladılar
And he was arrogant
هُوَ
O (Fir'avn)
and his hosts
وَجُنُودُهُۥ
ve askerleri
in the land
فِى ٱلْأَرْضِ
yeryüzünde
without
بِغَيْرِ
olmaksızın
right
ٱلْحَقِّ
hakkı
and they thought
وَظَنُّوٓا۟
ve sandılar
that they
أَنَّهُمْ
kendilerinin
to Us
إِلَيْنَا
bize
not will be returned
لَا يُرْجَعُونَ
döndürülmeyeceklerini

vestekbera hüve vecünûdühû fi-l'arḍi bigayri-lḥaḳḳi veżannû ennehüm ileynâ lâ yürce`ûn. (al-Q̈aṣaṣ 28:39)

Diyanet Isleri:

O ve askerleri, memlekette, haksız yere büyüklük tasladılar. Gerçekten Bize döndürülmeyeceklerini sandılar.

English Sahih:

And he was arrogant, he and his soldiers, in the land, without right, and they thought that they would not be returned to Us. ([28] Al-Qasas : 39)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

O da, askerleri de yeryüzünde haksız yere ululanmaya kalkıştılar ve şüphe yok ki dönüp tapımıza gelmeyecekler sandılar kendilerini.