Skip to main content

لِيَكْفُرُوْا بِمَآ اٰتَيْنٰهُمْۙ وَلِيَتَمَتَّعُوْاۗ فَسَوْفَ يَعْلَمُوْنَ  ( العنكبوت: ٦٦ )

So that they may deny
لِيَكْفُرُوا۟
nankörlük etmek için
[in] what
بِمَآ
şeye
We have given them
ءَاتَيْنَٰهُمْ
kendilerine verdiğimiz
and they may enjoy (themselves)
وَلِيَتَمَتَّعُوا۟ۖ
ve zevk içinde yaşasınlar diye
But soon
فَسَوْفَ
ama yakında
they will know
يَعْلَمُونَ
bileceklerdir

liyekfürû bimâ âteynâhüm veliyetemette`û. fesevfe ya`lemûn. (al-ʿAnkabūt 29:66)

Diyanet Isleri:

Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız Allah'a has kılarak O'na yalvarırlar; ama Allah onları karaya çıkararak kurtarınca, kendilerine verdiği nimete nankörlük ederek O'na hemen eş koşarlar. Zevklensinler bakalım, yakında bileceklerdir.

English Sahih:

So that they will deny what We have granted them, and they will enjoy themselves. But they are going to know. ([29] Al-'Ankabut : 66)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Bu da onlara verdiğimiz nimetlere nankörlük edip dünyada geçinip gitmeleri içindir, fakat yakında bilecek onlar.