اَوْ تَقُوْلَ حِيْنَ تَرَى الْعَذَابَ لَوْ اَنَّ لِيْ كَرَّةً فَاَكُوْنَ مِنَ الْمُحْسِنِيْنَ ( الزمر: ٥٨ )
Or
أَوْ
yahut
it should say
تَقُولَ
demesinden
when
حِينَ
zaman
it sees
تَرَى
gördüğü
the punishment
ٱلْعَذَابَ
azabı
"If
لَوْ
keşke
only
أَنَّ
gerçekten
I had
لِى
benim için olsaydı
another chance
كَرَّةً
bir kez daha (dönüş)
then I could be
فَأَكُونَ
böylece olsaydım
among the good-doers"
مِنَ ٱلْمُحْسِنِينَ
güzel hareket edenlerden
ev teḳûle ḥîne tera-l`aẕâbe lev enne lî kerraten feekûne mine-lmuḥsinîn. (az-Zumar 39:58)
Diyanet Isleri:
Veya, "Allah beni doğru yola eriştirseydi sakınanlardan olurdum" diyeceği, yahut, azabı gördüğünde: "Keşke benim için dönüş imkanı bulunsa da iyilerden olsam" diyeceği günden sakının.
English Sahih:
Or [lest] it say when it sees the punishment, "If only I had another turn so I could be among the doers of good." ([39] Az-Zumar : 58)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Yahut da azabı görünce, bir kere daha dünyaya dönmeme imkan olsaydı mutlaka iyilik edenlerden olurdum dediği günden önce.