Skip to main content

قَالَ فَاذْهَبْ فَاِنَّ لَكَ فِى الْحَيٰوةِ اَنْ تَقُوْلَ لَا مِسَاسَۖ وَاِنَّ لَكَ مَوْعِدًا لَّنْ تُخْلَفَهٗۚ وَانْظُرْ اِلٰٓى اِلٰهِكَ الَّذِيْ ظَلْتَ عَلَيْهِ عَاكِفًا ۗ لَنُحَرِّقَنَّهٗ ثُمَّ لَنَنْسِفَنَّهٗ فِى الْيَمِّ نَسْفًا   ( طه: ٩٧ )

He said
قَالَ
(Musa) dedi
"Then go
فَٱذْهَبْ
git (defol)
And indeed
فَإِنَّ
artık
for you
لَكَ
sen
in the life
فِى ٱلْحَيَوٰةِ
hayat boyunca
that you will say
أَن تَقُولَ
diyeceksin
"(Do) not touch'"
لَا مِسَاسَۖ
bana dokunmayın!
And indeed
وَإِنَّ
ve şüphesiz
for you
لَكَ
sana
(is) an appointment
مَوْعِدًا
va'dedilenden (cezadan)
never
لَّن
asla
you will fail to (keep) it
تُخْلَفَهُۥۖ
kurtulamayacaksın
And look
وَٱنظُرْ
şimdi bak
at your god
إِلَىٰٓ إِلَٰهِكَ
tanrına
that which you have remained
ٱلَّذِى ظَلْتَ
durup ısrarla
to it
عَلَيْهِ
ona
devoted
عَاكِفًاۖ
taptığın
Surely we will burn it
لَّنُحَرِّقَنَّهُۥ
biz onu yakacağız
then
ثُمَّ
sonra
certainly we will scatter it
لَنَنسِفَنَّهُۥ
onu savuracağız
in the sea
فِى ٱلْيَمِّ
denize
(in) particles"
نَسْفًا
ufalayıp

ḳâle feẕheb feinne leke fi-lḥayâti en teḳûle lâ misâs. veinne leke mev`idel len tuḫlefeh. venżur ilâ ilâhike-lleẕî żalte `aleyhi `âkifâ. lenüḥarriḳannehû ŝümme lenensifennehû fi-lyemmi nesfâ. (Ṭāʾ Hāʾ 20:97)

Diyanet Isleri:

Musa: "Defol! Doğrusu artık hayatta, "Bana dokunmayın!" demenden başka yapacağın yoktur. Senin için asla kaçamayacağın bir ceza daha vardır. Durup üzerinde titrediğin tanrına bak, onu yakacağız, sonra denize dökeceğiz" dedi.

English Sahih:

[Moses] said, "Then go. And indeed, it is [decreed] for you in [this] life to say, 'No contact.' And indeed, you have an appointment [in the Hereafter] you will not fail to keep. And look at your 'god' to which you remained devoted. We will surely burn it and blow it [i.e., its ashes] into the sea with a blast. ([20] Taha : 97)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Git hadi dedi Musa, hiç şüphe yok ki hayatta cezan, rastladığına yaklaşma, dokunma bana demendir ve sana bir de azap vaadedilmiştir ki değişmesine imkan yok; kulluğunda bulunup durduğun mabuduna bak da gör, onu biz yakacağız, sonra da kaldırıp denize atacağız.