Skip to main content

لَوْ يَعْلَمُ الَّذِيْنَ كَفَرُوْا حِيْنَ لَا يَكُفُّوْنَ عَنْ وُّجُوْهِهِمُ النَّارَ وَلَا عَنْ ظُهُوْرِهِمْ وَلَا هُمْ يُنْصَرُوْنَ   ( الأنبياء: ٣٩ )

If
لَوْ
eğer
knew
يَعْلَمُ
bir bilselerdi
those who
ٱلَّذِينَ
kimseler
disbelieved
كَفَرُوا۟
inkar eden(ler)
(the) time
حِينَ
zamanı
(when) not they will avert
لَا يَكُفُّونَ
savamayacakları
from their faces
عَن وُجُوهِهِمُ
yüzlerinden
the Fire
ٱلنَّارَ
ateşi
and not
وَلَا
ne de
from their backs
عَن ظُهُورِهِمْ
sırtlarından
and not
وَلَا
ve
they
هُمْ
onlara
will be helped!
يُنصَرُونَ
yardım da olunmayacakları

lev ya`lemü-lleẕîne keferû ḥîne lâ yeküffûne `av vucûhihimü-nnâra velâ `an żuhûrihim velâ hüm yünṣarûn. (al-ʾAnbiyāʾ 21:39)

Diyanet Isleri:

Bu kafirler, ateşi yüzlerinden ve sırtlarından menedemeyecekleri ve yardım da göremiyecekleri zamanı keşke bilseler.

English Sahih:

If those who disbelieved but knew the time when they will not avert the Fire from their faces or from their backs and they will not be aided... ([21] Al-Anbya : 39)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Bir bilselerdi kafir olanlar önlerinden, artlarından kendilerini saran ateşi defedemeyecekleri ve hiçbir yardım da göremeyecekleri zamanı.