Skip to main content

لَوْلَآ اِذْ سَمِعْتُمُوْهُ ظَنَّ الْمُؤْمِنُوْنَ وَالْمُؤْمِنٰتُ بِاَنْفُسِهِمْ خَيْرًاۙ وَّقَالُوْا هٰذَآ اِفْكٌ مُّبِيْنٌ  ( النور: ١٢ )

Why not
لَّوْلَآ
gerekmez miydi?
when
إِذْ
zaman
you heard it
سَمِعْتُمُوهُ
onu işittiğiniz
think
ظَنَّ
zanda bulunup
the believing men
ٱلْمُؤْمِنُونَ
inanan erkeklerin
and the believing women
وَٱلْمُؤْمِنَٰتُ
ve inanan kadınların
good of themselves
بِأَنفُسِهِمْ
kendiliklerinden
good of themselves
خَيْرًا
güzel
and say
وَقَالُوا۟
ve demeleri
"This
هَٰذَآ
bu
(is) a lie
إِفْكٌ
bir iftiradır
clear?"
مُّبِينٌ
apaçık

levlâ iẕ semi`tümûhü żanne-lmü'minûne velmü'minâtü bienfüsihim ḫayrav veḳâlû hâẕâ ifküm mübîn. (an-Nūr 24:12)

Diyanet Isleri:

Onu işittiğiniz zaman, erkek kadın müminlerin, kendiliklerinden hüsnü zanda bulunup da: "Bu apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi?

English Sahih:

Why, when you heard it, did not the believing men and believing women think good of themselves [i.e., one another] and say, "This is an obvious falsehood"? ([24] An-Nur : 12)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Bunu duydukları zaman inanan erkeklerle kadınlar, kendilerine nasıl hüsnü zanda bulunuyorlarsa öylece hüsnü zanda bulunsalardı da bu, apaçık bir iftira deselerdi.