Skip to main content

اِنَّآ اَرْسَلْنٰكَ بِالْحَقِّ بَشِيْرًا وَّنَذِيْرًا ۗوَاِنْ مِّنْ اُمَّةٍ اِلَّا خَلَا فِيْهَا نَذِيْرٌ   ( فاطر: ٢٤ )

Indeed We
إِنَّآ
şüphesiz biz
[We] have sent you
أَرْسَلْنَٰكَ
seni gönderdik
with the truth
بِٱلْحَقِّ
gerçek ile
(as) a bearer of glad tidings
بَشِيرًا
müjdeleyici
and (as) a warner
وَنَذِيرًاۚ
ve uyarıcı
And not
وَإِن
ve yoktur
(was) any
مِّنْ
hiçbir
nation
أُمَّةٍ
millet
but
إِلَّا
olmayan
had passed
خَلَا
(gelip) geçmiş
within it
فِيهَا
içinde
a warner
نَذِيرٌ
bir uyarıcı

innâ erselnâke bilḥaḳḳi beşîrav veneẕîrâ. veim min ümmetin illâ ḫalâ fîhâ neẕîr. (Fāṭir 35:24)

Diyanet Isleri:

Şüphesiz Biz seni, müjdeci ve uyarıcı olarak, gerçekle gönderdik. Geçmiş her ümmet içinde de mutlaka bir uyarıcı bulunagelmiştir.

English Sahih:

Indeed, We have sent you with the truth as a bringer of good tidings and a warner. And there was no nation but that there had passed within it a warner. ([35] Fatir : 24)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Şüphe yok ki biz seni gerçek üzere bir müjdeci ve bir korkutucu olarak gönderdik ve hiçbir ümmet yoktur ki içlerinden bir korkutucu çıkmasın.