تَكَادُ تَمَيَّزُ مِنَ الْغَيْظِۗ كُلَّمَآ اُلْقِيَ فِيْهَا فَوْجٌ سَاَلَهُمْ خَزَنَتُهَآ اَلَمْ يَأْتِكُمْ نَذِيْرٌۙ ( الملك: ٨ )
It almost
تَكَادُ
neredeyse
bursts
تَمَيَّزُ
çatlayacak
with rage
مِنَ ٱلْغَيْظِۖ
öfkeden
Every time
كُلَّمَآ
her biri
is thrown
أُلْقِىَ
atıldıkça
therein
فِيهَا
onun içine
a group
فَوْجٌ
topluluk
will ask them
سَأَلَهُمْ
onlara sordu(lar)
its keepers
خَزَنَتُهَآ
onun bekçileri
"Did not come to you
أَلَمْ يَأْتِكُمْ
size gelmedi mi?
a warner?"
نَذِيرٌ
bir uyarıcı
tekâdü temeyyezü mine-lgayż. küllemâ ülḳiye fîhâ fevcün seelehüm ḫazenetühâ elem ye'tiküm neẕîr. (al-Mulk 67:8)
Diyanet Isleri:
Nerede ise öfkesinden paralanacak! İçine her bir topluluğun atılmasında, bekçileri onlara: "Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?" diye sorarlar.
English Sahih:
It almost bursts with rage. Every time a company is thrown into it, its keepers ask them, "Did there not come to you a warner?" ([67] Al-Mulk : 8)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Neredeyse hışmından patlayıp dağılacak; ona, her bölük atıldıkça muhafız memurları onlara sorarlar: Size bir korkutucu gelmedi mi?