Skip to main content

وَهِيَ تَجْرِيْ بِهِمْ فِيْ مَوْجٍ كَالْجِبَالِۗ وَنَادٰى نُوْحُ ِۨابْنَهٗ وَكَانَ فِيْ مَعْزِلٍ يّٰبُنَيَّ ارْكَبْ مَّعَنَا وَلَا تَكُنْ مَّعَ الْكٰفِرِيْنَ  ( هود: ٤٢ )

And it
وَهِىَ
(Gemi)
sailed
تَجْرِى
geçirirken
with them
بِهِمْ
onları
on
فِى
içinden
the waves
مَوْجٍ
dalgaların
like mountains
كَٱلْجِبَالِ
dağlar gibi;
and Nuh called out
وَنَادَىٰ
ve seslendi
and Nuh called out
نُوحٌ
Nuh
(to) his son
ٱبْنَهُۥ
oğluna
and he was
وَكَانَ
ve o (idi)
[in] apart
فِى مَعْزِلٍ
bir kenarda
"O my son!
يَٰبُنَىَّ
Ey oğulcağızım
Embark
ٱرْكَب
gel bin
with us and (do) not
مَّعَنَا وَلَا
bizimle birlikte
be
تَكُن
olma
with
مَّعَ
beraber
the disbelievers"
ٱلْكَٰفِرِينَ
kâfirlerle

vehiye tecrî bihim fî mevcin kelcibâli venâdâ nûḥun-bnehû vekâne fî ma`ziliy yâ büneyye-rkem me`anâ velâ teküm me`a-lkâfirîn. (Hūd 11:42)

Diyanet Isleri:

Gemi, dağlar gibi dalgalar içinde onları götürürken, Nuh, bir kenarda ayrı kalmış olan oğluna "Ey oğulcuğum! Bizimle beraber gel, kafirlerle birlik olma" diye seslendi.

English Sahih:

And it sailed with them through waves like mountains, and Noah called to his son who was apart [from them], "O my son, come aboard with us and be not with the disbelievers." ([11] Hud : 42)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Gemi, içindekilerle dağlar gibi dalgalar üstünde akıp gidiyordu. Nuh, kendisinden çekilip ayrı bir yerde bulunan oğluna oğulcuğum dedi, bin sen de bizimle ve kafirlerle beraber olma.