Skip to main content

اُنْظُرْ كَيْفَ ضَرَبُوْا لَكَ الْاَمْثَالَ فَضَلُّوْا فَلَا يَسْتَطِيْعُوْنَ سَبِيْلًا  ( الإسراء: ٤٨ )

See
ٱنظُرْ
bak
how
كَيْفَ
nasıl
they put forth
ضَرَبُوا۟
misaller verdiler
for you
لَكَ
sana
the examples;
ٱلْأَمْثَالَ
bezetmelerle
but they have gone astray
فَضَلُّوا۟
şaştılar
so not
فَلَا
artık bir daha
they can
يَسْتَطِيعُونَ
bulamazlar
(find) a way
سَبِيلًا
yolu

ünżur keyfe ḍarabû leke-l'emŝâle feḍallû felâ yesteṭî`ûne sebîlâ. (al-ʾIsrāʾ 17:48)

Diyanet Isleri:

Sana nasıl misaller verdiklerine bir bak! Bu yüzden sapmışlardır, artık bir yol da bulamamaktadırlar.

English Sahih:

Look how they strike for you comparisons; but they have strayed, so they cannot [find] a way. ([17] Al-Isra : 48)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Bak da gör, sana nasıl örnekler getirip de saptılar ve artık bir yol bulmaya güçleri yetmeyecek onların.