Skip to main content

لَا يَحْزُنُهُمُ الْفَزَعُ الْاَكْبَرُ وَتَتَلَقّٰىهُمُ الْمَلٰۤىِٕكَةُۗ هٰذَا يَوْمُكُمُ الَّذِيْ كُنْتُمْ تُوْعَدُوْنَ   ( الأنبياء: ١٠٣ )

Not
لَا
asla
will grieve them
يَحْزُنُهُمُ
onları tasalandırmaz
the terror
ٱلْفَزَعُ
korku
[the] greatest
ٱلْأَكْبَرُ
en büyük
and will meet them
وَتَتَلَقَّىٰهُمُ
onları şöyle karşılar
the Angels
ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ
melekler
"This
هَٰذَا
işte bu
(is) your Day
يَوْمُكُمُ
gününüzdür
which you were
ٱلَّذِى كُنتُمْ
size
promised"
تُوعَدُونَ
va'dedilen

lâ yaḥzünühümü-lfeza`u-l'ekberu veteteleḳḳâhümü-lmelâikeh. hâẕâ yevmükümü-lleẕî küntüm tû`adûn. (al-ʾAnbiyāʾ 21:103)

Diyanet Isleri:

En büyük korku bile onları üzmez; kendilerini melekler: "Size söz verilen gün işte bugündür" diye karşılarlar.

English Sahih:

They will not be grieved by the greatest terror, and the angels will meet them, [saying], "This is your Day which you have been promised" – ([21] Al-Anbya : 103)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

O en büyük korku, onları hüzünlendirmez ve melekler, onları karşılarlar da işte derler, size vaadedilen gün, bugün.