Skip to main content

فَاِنْ تَوَلَّوْا فَقُلْ اٰذَنْتُكُمْ عَلٰى سَوَاۤءٍۗ وَاِنْ اَدْرِيْٓ اَقَرِيْبٌ اَمْ بَعِيْدٌ مَّا تُوْعَدُوْنَ   ( الأنبياء: ١٠٩ )

But if
فَإِن
eğer
they turn away
تَوَلَّوْا۟
yüz çevirirlerse
then say
فَقُلْ
de ki
"I (have) announced to you
ءَاذَنتُكُمْ
ben size açıkladım
equally equally
عَلَىٰ سَوَآءٍۖ
eşit biçimde
And not
وَإِنْ
artık
I know
أَدْرِىٓ
bilmem
whether is near
أَقَرِيبٌ
yakın mı (olduğunu)
or
أَم
yoksa
far
بَعِيدٌ
uzak (mı olduğunu)
what
مَّا
şeyin
you are promised
تُوعَدُونَ
tehdid edildiğiniz

fein tevellev feḳul ehentüküm `alâ sevâ'. vein edrî eḳarîbün em be`îdüm mâ tû`adûn. (al-ʾAnbiyāʾ 21:109)

Diyanet Isleri:

Eğer yüz çevirirlerse, de ki: "Size düpedüz açıkladım; tehdit olunduğunuz şeyin yakın mı uzak mı olduğunu bilmem."

English Sahih:

But if they turn away, then say, "I have announced to [all of] you equally. And I know not whether near or far is that which you are promised. ([21] Al-Anbya : 109)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Eğer yüz çevirirlerse de ki: Aynı tarzda hepinize de bildirdim ve size vaadedilen yakında mı olacak, uzak bir zamanda mı, onu bilmem ben.