Skip to main content

اِرْجِعْ اِلَيْهِمْ فَلَنَأْتِيَنَّهُمْ بِجُنُوْدٍ لَّا قِبَلَ لَهُمْ بِهَا وَلَنُخْرِجَنَّهُمْ مِّنْهَآ اَذِلَّةً وَّهُمْ صَاغِرُوْنَ   ( النمل: ٣٧ )

Return
ٱرْجِعْ
dön (söyle)
to them
إِلَيْهِمْ
onlara
surely we will come to them
فَلَنَأْتِيَنَّهُم
onlara gelirim
with hosts
بِجُنُودٍ
ordularla
not
لَّا
asla
(is) resistance
قِبَلَ
karşı koyamayacakları
for them
لَهُم
kendilerinin;
of it
بِهَا
ona
and surely we will drive them out
وَلَنُخْرِجَنَّهُم
ve onları sürüp çıkarırım
from there
مِّنْهَآ
oradan
(in) humiliation
أَذِلَّةً
zilletle
and they
وَهُمْ
ve onları
(will be) abased"
صَٰغِرُونَ
hor ve hakir olarak

irci` ileyhim felene'tiyennehüm bicünûdil lâ ḳibele lehüm bihâ velenuḫricennehüm minhâ eẕilletev vehüm ṣâgirûn. (an-Naml 27:37)

Diyanet Isleri:

Süleyman'a geldiklerinde: "Bana mal ile yardım etmek mi istiyorsunuz? Allah'ın bana verdiği size verdiğinden daha iyidir. Ama belki de siz hediyenizle sevinirsiniz. Onlara dön! And olsun ki, güç yetiremeyecekleri bir ordu ile gelir onları oradan alçalmış ve küçük düşmüş olarak çıkarırız" dedi.

English Sahih:

Return to them, for we will surely come to them with soldiers that they will be powerless to encounter, and we will surely expel them therefrom in humiliation, and they will be debased." ([27] An-Naml : 37)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Dön, git onlara, öyle bir orduyla geleceğim ki karşı duramayacaklar ve oradan, horhakir bir halde çıkaracağım onları, aşağılık bir hale gelecek onlar.