Skip to main content

مَنْ كَانَ يَرْجُوْا لِقَاۤءَ اللّٰهِ فَاِنَّ اَجَلَ اللّٰهِ لَاٰتٍ ۗوَهُوَ السَّمِيْعُ الْعَلِيْمُ   ( العنكبوت: ٥ )

Whoever
مَن
kim
[is]
كَانَ
ise
hopes
يَرْجُوا۟
umuyor
(for the) meeting
لِقَآءَ
ile buluşmayı
(with) Allah
ٱللَّهِ
Allah
then indeed
فَإِنَّ
şüphesiz
(the) Term
أَجَلَ
(buluşma) vakti
(of) Allah
ٱللَّهِ
Allah'ın
(is) surely coming
لَءَاتٍۚ
gelmektedir
And He
وَهُوَ
ve O
(is) the All-Hearer
ٱلسَّمِيعُ
işitendir
the All-Knower
ٱلْعَلِيمُ
bilendir

men kâne yercû liḳâe-llâhi feinne ecele-llâhi leâtin. vehüve-ssemî`u-l`alîm. (al-ʿAnkabūt 29:5)

Diyanet Isleri:

Allah'la karşılaşmayı uman bilsin ki, Allah'ın bunun için belirttiği vakit gelecektir. O, işitir ve bilir.

English Sahih:

Whoever should hope for the meeting with Allah – indeed, the term [decreed by] Allah is coming. And He is the Hearing, the Knowing. ([29] Al-'Ankabut : 5)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Kim, Tanrı'ya kavuşmayı umarsa artık şüphe yok ki Allah'ın takdir ettiği zaman elbette gelecek ve odur duyan, bilen.