اُولٰۤىِٕكَ الَّذِيْنَ يَعْلَمُ اللّٰهُ مَا فِيْ قُلُوْبِهِمْ فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ وَعِظْهُمْ وَقُلْ لَّهُمْ فِيْٓ اَنْفُسِهِمْ قَوْلًا ۢ بَلِيْغًا ( النساء: ٦٣ )
Those
أُو۟لَٰٓئِكَ
işte
(are) the ones who
ٱلَّذِينَ
onlar ki
knows
يَعْلَمُ
bilir
Allah
ٱللَّهُ
Allah
what
مَا
olanı
(is) in their hearts
فِى قُلُوبِهِمْ
onların kalblerinde
so turn away
فَأَعْرِضْ
aldırma
from them
عَنْهُمْ
onlara
and admonish them
وَعِظْهُمْ
ve onlara öğüt ver
and say
وَقُل
ve söyle
to them
لَّهُمْ
onların
concerning their souls
فِىٓ أَنفُسِهِمْ
içlerine işleyecek
a word
قَوْلًۢا
bir söz
penetrating
بَلِيغًا
güzel
ülâike-lleẕîne ya`lemü-llâhü mâ fî ḳulûbihim fea`riḍ `anhüm ve`iżhüm veḳul lehüm fî enfüsihim ḳavlem belîgâ. (an-Nisāʾ 4:63)
Diyanet Isleri:
İşte bunlarin kalblerinde olanı Allah bilir. Onlardan yüz çevir, onlara öğüt ver, kendilerine tesirli sözler söyle.
English Sahih:
Those are the ones of whom Allah knows what is in their hearts, so turn away from them but admonish them and speak to them a far-reaching [i.e., effective] word. ([4] An-Nisa : 63)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Onlar, öyle kişilerdir ki Allah bilir kalplerinde olanı, yüz çevir onlardan, öğüt ver onlara, kendi hallerine dair tesirli, dokunaklı sözler söyle onlara.