Skip to main content

وَلَا يَمْلِكُ الَّذِيْنَ يَدْعُوْنَ مِنْ دُوْنِهِ الشَّفَاعَةَ اِلَّا مَنْ شَهِدَ بِالْحَقِّ وَهُمْ يَعْلَمُوْنَ  ( الزخرف: ٨٦ )

And not
وَلَا
ve değillerdir
have power
يَمْلِكُ
sahip
those whom
ٱلَّذِينَ
şeyler
they invoke
يَدْعُونَ
yalvardıkları
besides Him besides Him
مِن دُونِهِ
O'ndan başka
(for) the intercession
ٱلشَّفَٰعَةَ
şefa'at (yetkisin)e
except
إِلَّا
ancak bunun dışındadır
who
مَن
kimseler
testifies
شَهِدَ
şahidlik eden
to the truth
بِٱلْحَقِّ
hakka
and they
وَهُمْ
ve onlar
know
يَعْلَمُونَ
bilerek

velâ yemlikü-lleẕîne yed`ûne min dûnihi-şşefâ`ate illâ men şehide bilḥaḳḳi vehüm ya`lemûn. (az-Zukhruf 43:86)

Diyanet Isleri:

Allah'ı bırakıp yalvardıkları şeyler, şefaat edemezler. Ancak hakkı bilip ona şahidlik edenler bunun dışındadır.

English Sahih:

And those they invoke besides Him do not possess [power of] intercession; but only those who testify to the truth [can benefit], and they know. ([43] Az-Zukhruf : 86)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Ve ondan başkalarına tapanlar, şefaate nail olmazlar, ancak gerçeğe tanık olanlar müstesna ve onlar, gerçeği bilirler de.