Skip to main content

كَانُوْا لَا يَتَنَاهَوْنَ عَنْ مُّنْكَرٍ فَعَلُوْهُۗ لَبِئْسَ مَا كَانُوْا يَفْعَلُوْنَ  ( المائدة: ٧٩ )

They had been
كَانُوا۟
idiler
not forbidding each other
لَا يَتَنَاهَوْنَ
vazgeçmiyorlar
from wrongdoing
عَن مُّنكَرٍ
kötülükten
they did [it]
فَعَلُوهُۚ
yaptıkları
Surely, evil
لَبِئْسَ
ne kötü
(was) what
مَا
işler
they were
كَانُوا۟
idiler
doing
يَفْعَلُونَ
yapıyorlar

kânû lâ yetenâhevne `am münkerin fe`alûhü. lebi'se mâ kânû yef`alûn. (al-Māʾidah 5:79)

Diyanet Isleri:

Birbirlerinin yaptıkları fenalıklara mani olmuyorlardı. Yapmakta oldukları ne kötü idi!

English Sahih:

They used not to prevent one another from wrongdoing that they did. How wretched was that which they were doing. ([5] Al-Ma'idah : 79)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

İşledikleri kötülükten, birbirlerini menetmezlerdi. Gerçekten de yaptıkları iş, ne de kötüydü.