Skip to main content

اِنَّآ اَنْذَرْنٰكُمْ عَذَابًا قَرِيْبًا ەۙ يَّوْمَ يَنْظُرُ الْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُوْلُ الْكٰفِرُ يٰلَيْتَنِيْ كُنْتُ تُرَابًا ࣖ  ( النبإ: ٤٠ )

Indeed We
إِنَّآ
elbette biz
[We] have warned you
أَنذَرْنَٰكُمْ
siz uyardık
(of) a punishment
عَذَابًا
bir azab ile
near
قَرِيبًا
yakın
(the) Day
يَوْمَ
o gün
will see
يَنظُرُ
bakar
the man
ٱلْمَرْءُ
kişi
what
مَا
işlere
have sent forth
قَدَّمَتْ
öne sürdüğü
his hands
يَدَاهُ
ellerinin
and will say
وَيَقُولُ
ve der
the disbeliever
ٱلْكَافِرُ
kafir
"O I wish!
يَٰلَيْتَنِى
ey keşke
I were
كُنتُ
ben olsaydım
dust!"
تُرَٰبًۢا
toprak

innâ enẕernâküm `aẕâben ḳarîbâ. yevme yenżuru-lmerü mâ ḳaddemet yedâhü veyeḳûlü-lkâfiru yâ leytenî küntü türâbâ. (an-Nabaʾ 78:40)

Diyanet Isleri:

Sizi, yakın gelecekteki bir azabla uyardık; o gün kişi elleriyle sunduğuna bakar ve inkarcı da: "Keşke toprak olaydım" der.

English Sahih:

Indeed, We have warned you of an impending punishment on the Day when a man will observe what his hands have put forth and the disbeliever will say, "Oh, I wish that I were dust!" ([78] An-Naba : 40)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Şüphe yok ki biz sizi, yakın bir azapla korkutmadayız; o gün kişi, elleriyle hazırladığına bakar ve kafir de ne olurdu der, keşke toprak olaydım.