Skip to main content

وَلَمَّا جَاۤءَتْ رُسُلُنَا لُوْطًا سِيْۤءَ بِهِمْ وَضَاقَ بِهِمْ ذَرْعًا وَّقَالَ هٰذَا يَوْمٌ عَصِيْبٌ  ( هود: ٧٧ )

And when
وَلَمَّا
ve ne zaman ki
came
جَآءَتْ
gelince
Our messengers
رُسُلُنَا
Elçilerimiz
(to) Lut
لُوطًا
Lut'a
he was distressed
سِىٓءَ
kaygılandı
for them
بِهِمْ
onlardan
and felt straitened
وَضَاقَ
ve göğsüne bastı
for them
بِهِمْ
onlardan
(and) uneasy
ذَرْعًا
bir sıkıntı
and said
وَقَالَ
ve dedi ki
"This
هَٰذَا
bu
(is) a day
يَوْمٌ
bir gündür
distressful"
عَصِيبٌ
çetin

velemmâ câet rusülünâ lûṭan sîe bihim veḍâḳa bihim ẕer`av veḳâle hâẕâ yevmün `aṣîb. (Hūd 11:77)

Diyanet Isleri:

Elçilerimiz Lut'a gelince, onun fenasına gitti; çok sıkıldı, "Bu çetin bir gündür" dedi.

English Sahih:

And when Our messengers, [the angels], came to Lot, he was anguished for them and felt for them great discomfort and said, "This is a trying day." ([11] Hud : 77)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Elçilerimiz, Lut'a gelince Lut, gelişlerinden endişeye düştü, içine bir korku girdi, gönlü daraldı ve bu dedi, pek çetin bir gün.