وَاِنْ مَّا نُرِيَنَّكَ بَعْضَ الَّذِيْ نَعِدُهُمْ اَوْ نَتَوَفَّيَنَّكَ فَاِنَّمَا عَلَيْكَ الْبَلٰغُ وَعَلَيْنَا الْحِسَابُ ( الرعد: ٤٠ )
And whether
وَإِن
ya
(what) We show you
مَّا نُرِيَنَّكَ
sana gösteririz
a part
بَعْضَ
bir kısmını
(of) what We have promised them
ٱلَّذِى نَعِدُهُمْ
onları uyardığımızın
or
أَوْ
ya da
We cause you to die
نَتَوَفَّيَنَّكَ
senin canını alırız
so only
فَإِنَّمَا
şüphesiz
on you
عَلَيْكَ
sana düşen
(is) the conveyance
ٱلْبَلَٰغُ
sadece duyurmaktır
and on Us
وَعَلَيْنَا
ve bize düşer
(is) the reckoning
ٱلْحِسَابُ
hesap görmek
veim mâ nüriyenneke ba`ḍa-lleẕî ne`idühüm ev neteveffeyenneke feinnemâ `aleyke-lbelâgu ve`aleyne-lḥisâb. (ar-Raʿd 13:40)
Diyanet Isleri:
Onlara vadettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek de senin canını alsak da, vazifen sadece tebliğ etmektir. Hesap görmek Bize düşer.
English Sahih:
And whether We show you part of what We promise them or take you in death, upon you is only the [duty of] notification, and upon Us is the account. ([13] Ar-Ra'd : 40)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Onlara vaat ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana göstersek de sana düşen vazife, ancak tebliğdir, seni öldürsek de ve hesap, bize aittir.