قُلْ اِنَّمَآ اُنْذِرُكُمْ بِالْوَحْيِۖ وَلَا يَسْمَعُ الصُّمُّ الدُّعَاۤءَ اِذَا مَا يُنْذَرُوْنَ ( الأنبياء: ٤٥ )
Say
قُلْ
de ki
"Only
إِنَّمَآ
ben ancak
I warn you
أُنذِرُكُم
sizi uyarıyorum
by the revelation"
بِٱلْوَحْىِۚ
vahiyle
But not
وَلَا
ama
hear
يَسْمَعُ
işitmez(ler)
the deaf
ٱلصُّمُّ
sağır(lar)
the call
ٱلدُّعَآءَ
çağırıyı
when
إِذَا
zaman
when they are warned
مَا يُنذَرُونَ
uyarıldıkları
ḳul innemâ ünẕiruküm bilvaḥy. velâ yesme`u-ṣṣummü-ddü`âe iẕâ mâ yünẕerûn. (al-ʾAnbiyāʾ 21:45)
Diyanet Isleri:
De ki: "Ben ancak sizi vahy ile uyarıyorum" Uyarıldıkları zaman, sağırlar çağrıyı duymazlar.
English Sahih:
Say, "I only warn you by revelation." But the deaf do not hear the call when they are warned. ([21] Al-Anbya : 45)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
De ki: Ben sizi vahiyle korkutup duruyorum ancak, fakat sağırlar, korkutuldukları zaman da kendilerini davet edenin sözünü duymazlar.