Skip to main content

وَكَذَّبَ الَّذِيْنَ مِنْ قَبْلِهِمْۙ وَمَا بَلَغُوْا مِعْشَارَ مَآ اٰتَيْنٰهُمْ فَكَذَّبُوْا رُسُلِيْۗ فَكَيْفَ كَانَ نَكِيْرِ ࣖ  ( سبإ: ٤٥ )

And denied
وَكَذَّبَ
yalanlanmışlardı
those who
ٱلَّذِينَ
kimseler
(were) before them (were) before them
مِن قَبْلِهِمْ
onlardan önceki(ler)
and not
وَمَا
ve
they have attained
بَلَغُوا۟
erişmemişlerdir
a tenth
مِعْشَارَ
onda birine bile
(of) what We (had) given them
مَآ ءَاتَيْنَٰهُمْ
onlara verdiklerimizin
But they denied
فَكَذَّبُوا۟
fakat yalanladılar
My Messengers
رُسُلِىۖ
elçilerimi
so how
فَكَيْفَ
ama nasıl
was
كَانَ
oldu
My rejection?
نَكِيرِ
benim inkarım

vekeẕẕebe-lleẕîne min ḳablihim vemâ belegû mi`şâra mâ âteynâhüm fekeẕẕebû rusülî. fekeyfe kâne nekîr. (Sabaʾ 34:45)

Diyanet Isleri:

Kendilerinden önce gelenleri de yalanlamışlardı; oysa bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile erişememişlerdi. Böyleyken peygamberlerimizi yalanladılar; Beni inkar etmek nasıl olur?

English Sahih:

And those before them denied, and they [i.e., the people of Makkah] have not attained a tenth of what We had given them. But they [i.e., the former peoples] denied My messengers, so how [terrible] was My reproach. ([34] Saba : 45)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı ve bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile nail olamadılar, öyle olduğu halde yalanladılar da ceza ve azabım, nasıl gelip çattı, helak etti onları.