قَالُوْا طَاۤىِٕرُكُمْ مَّعَكُمْۗ اَىِٕنْ ذُكِّرْتُمْۗ بَلْ اَنْتُمْ قَوْمٌ مُّسْرِفُوْنَ ( يس: ١٩ )
They said
قَالُوا۟
dediler ki
"Your evil omen
طَٰٓئِرُكُم
uğursuzluğunuz
(be) with you!
مَّعَكُمْۚ
sizin kendinizdedir
Is it because you are admonished?
أَئِن ذُكِّرْتُمۚ
size öğüt verildiğiiçin mi?
Nay
بَلْ
hayır
you
أَنتُمْ
siz
(are) a people
قَوْمٌ
bir kavimsiniz
transgressing"
مُّسْرِفُونَ
aşırı giden
ḳâlû ṭâiruküm me`aküm. ein ẕükkirtüm. bel entüm ḳavmüm müsrifûn. (Yāʾ Sīn 36:19)
Diyanet Isleri:
Elçiler: "Uğursuzluğunuz kendinizdendir. Bu uğursuzluk size öğüt verildiği için mi? Hayır; siz, aşırı giden bir milletsiniz" demişlerdi.
English Sahih:
They said, "Your omen [i.e., fate] is with yourselves. Is it because you were reminded? Rather, you are a transgressing people." ([36] Ya-Sin : 19)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Onlar da, uğursuzluğunuz demişlerdi, kendinizden; öğüt verilirse de mi yapacaksınız bunu? Hayır, siz, haddi aşmış bir topluluksunuz.