اَفَاَنْتَ تُسْمِعُ الصُّمَّ اَوْ تَهْدِى الْعُمْيَ وَمَنْ كَانَ فِيْ ضَلٰلٍ مُّبِيْنٍ ( الزخرف: ٤٠ )
Then can you
أَفَأَنتَ
sen mi?
cause to hear
تُسْمِعُ
işittireceksin
the deaf
ٱلصُّمَّ
sağıra
or
أَوْ
yahut;
guide
تَهْدِى
yola ileteceksin
the blind
ٱلْعُمْىَ
körü
and (one) who
وَمَن
ve kimseyi
is
كَانَ
olan
in an error
فِى ضَلَٰلٍ
sapıklıkta
clear?
مُّبِينٍ
apaçık
efeente tüsmi`u-ṣṣumme ev tehdi-l`umye vemen kâne fî ḍalâlim mübîn. (az-Zukhruf 43:40)
Diyanet Isleri:
Sağırlara sen mi duyuracaksın? Yoksa körleri ve apaçık sapıklıkta olanları doğru yola sen mi eriştireceksin?
English Sahih:
Then will you make the deaf hear, [O Muhammad], or guide the blind or he who is in clear error? ([43] Az-Zukhruf : 40)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Sen mi sağıra duyuracaksın, yahut köre ve apaçık bir sapıklık içinde bulunana yol göstereceksin?