Skip to main content

اِنْ تُعَذِّبْهُمْ فَاِنَّهُمْ عِبَادُكَ ۚوَاِنْ تَغْفِرْ لَهُمْ فَاِنَّكَ اَنْتَ الْعَزِيْزُ الْحَكِيْمُ   ( المائدة: ١١٨ )

If
إِن
eğer
You punish them
تُعَذِّبْهُمْ
onlara azabedersen
then indeed they
فَإِنَّهُمْ
şüphesiz onlar
(are) Your slaves
عِبَادُكَۖ
senin kullarındır
and if
وَإِن
ve eğer
You forgive
تَغْفِرْ
bağışlarsan
[for] them
لَهُمْ
onları
then indeed You
فَإِنَّكَ
şüphesiz sen
You
أَنتَ
yalnız sen
(are) the All-Mighty
ٱلْعَزِيزُ
daima üstünsün
the All-Wise"
ٱلْحَكِيمُ
hüküm ve hikmet sahibisin

in tü`aẕẕibhüm feinnehüm `ibâdük. vein tagfir lehüm feinneke ente-l`azîzü-lḥakîm. (al-Māʾidah 5:118)

Diyanet Isleri:

"Onlara azabedersen, doğrusu onlar Senin kullarındır; onları bağışlarsan, Güçlü olan, Hakim olan şüphesiz ancak Sensin."

English Sahih:

If You should punish them – indeed they are Your servants; but if You forgive them – indeed it is You who is the Exalted in Might, the Wise." ([5] Al-Ma'idah : 118)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Onlara azap edersen şüphe yok ki onlar, senin kullarındır ve eğer yarlıgarsan şüphe yok ki sensin üstün olan, hüküm ve hikmet sahibi bulunan.