وَكَانُوْا يَقُوْلُوْنَ ەۙ اَىِٕذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَّعِظَامًا ءَاِنَّا لَمَبْعُوْثُوْنَۙ ( الواقعة: ٤٧ )
And they used (to)
وَكَانُوا۟
ve
say
يَقُولُونَ
diyorlardı ki
"When
أَئِذَا
zaman mı?
we die
مِتْنَا
biz öldükten
and become
وَكُنَّا
ve olduğumuz
dust
تُرَابًا
toprak
and bones
وَعِظَٰمًا
ve kemik yığını
will we
أَءِنَّا
biz mi?
surely be resurrected?
لَمَبْعُوثُونَ
bir daha diriltileceğiz
vekânû yeḳûlûne eiẕâ mitnâ vekünnâ türâbev ve`iżâmen einnâ lemeb`ûŝûn. (al-Wāqiʿah 56:47)
Diyanet Isleri:
Şöyle söylerlerdi: "Öldüğümüzde, toprak ve kemik yığını olduğumuzda mı, biz mi tekrar dirileceğiz?"
English Sahih:
And they used to say, "When we die and become dust and bones, are we indeed to be resurrected? ([56] Al-Waqi'ah : 47)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Ve biz derlerdi, ölüp bir yığın toprak ve kemik olduktan sonra mı dirileceğiz?