Skip to main content

وَذَرُوْا ظَاهِرَ الْاِثْمِ وَبَاطِنَهٗ ۗاِنَّ الَّذِيْنَ يَكْسِبُوْنَ الْاِثْمَ سَيُجْزَوْنَ بِمَا كَانُوْا يَقْتَرِفُوْنَ   ( الأنعام: ١٢٠ )

Forsake
وَذَرُوا۟
ve bırakın
open
ظَٰهِرَ
açığını
[the] sins
ٱلْإِثْمِ
günahın
and the secret
وَبَاطِنَهُۥٓۚ
ve gizlisini
Indeed
إِنَّ
şüphesiz
those who
ٱلَّذِينَ
kimseler
earn
يَكْسِبُونَ
kazananlar
[the] sin
ٱلْإِثْمَ
günah
they will be recompensed
سَيُجْزَوْنَ
cezasını çekeceklerdir
for what they used to
بِمَا كَانُوا۟
olduklarının
commit
يَقْتَرِفُونَ
yapmış

veẕerû żâhira-l'iŝmi vebâṭineh. inne-lleẕîne yeksibûne-l'iŝme seyüczevne bimâ kânû yaḳterifûn. (al-ʾAnʿām 6:120)

Diyanet Isleri:

Günahın açığını da gizlisini de bırakın. Günah kazananlar, kazandıklarına karşılık şüphesiz ceza göreceklerdir.

English Sahih:

And leave [i.e., desist from] what is apparent of sin and what is concealed thereof. Indeed, those who earn [blame for] sin will be recompensed for that which they used to commit. ([6] Al-An'am : 120)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Günahın açığa vurulanından da vazgeçin, gizli kalanından da. Günah kazananlar, kazançlarına karşılık cezalanacaklardır.