اِنَّا بَلَوْنٰهُمْ كَمَا بَلَوْنَآ اَصْحٰبَ الْجَنَّةِۚ اِذْ اَقْسَمُوْا لَيَصْرِمُنَّهَا مُصْبِحِيْنَۙ ( القلم: ١٧ )
Indeed We
إِنَّا
elbette biz
have tried them
بَلَوْنَٰهُمْ
bunlara da bela verdik
as
كَمَا
gibi
We tried
بَلَوْنَآ
bela verdiğimiz
(the) companions
أَصْحَٰبَ
sahiplerine
(of) the garden
ٱلْجَنَّةِ
bahçe
when
إِذْ
hani
they swore
أَقْسَمُوا۟
onlar yemin etmişlerdi
to pluck its fruit
لَيَصْرِمُنَّهَا
bahçeyi mutlaka devşireceklerine
(in the) morning
مُصْبِحِينَ
sabah olunca
innâ belevnâhüm kemâ belevnâ aṣḥâbe-lcenneh. iẕ aḳsemû leyaṣrimünnehâ muṣbiḥîn. (al-Q̈alam 68:17)
Diyanet Isleri:
Biz bunları, vaktiyle bahçe sahiplerini denediğimiz gibi denedik. Sahipleri daha sabah olmadan, bahçeyi devşireceklerine bir istisna payı bırakmaksızın yemin etmişlerdi.
English Sahih:
Indeed, We have tried them as We tried the companions of the garden, when they swore to cut its fruit in the [early] morning ([68] Al-Qalam : 17)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Ve biz, onları açlıkla, kıtlıkla sınarız, nitekim o bahçe sahiplerini de sınamıştık; hani, sabahleyin erkenden, bahçelerindeki mahsulü kesmeye ant içmişlerdi.