اُولٰۤىِٕكَ هُمُ الْمُؤْمِنُوْنَ حَقًّاۗ لَهُمْ دَرَجٰتٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَمَغْفِرَةٌ وَّرِزْقٌ كَرِيْمٌۚ ( الأنفال: ٤ )
Those -
أُو۟لَٰٓئِكَ
işte
they are
هُمُ
onlardır
the believers
ٱلْمُؤْمِنُونَ
mü'minler
(in) truth
حَقًّاۚ
gerçek
For them
لَّهُمْ
onlara vardır
(are) ranks
دَرَجَٰتٌ
dereceler
with
عِندَ
katında
their Lord
رَبِّهِمْ
Rablerinin
and forgiveness
وَمَغْفِرَةٌ
ve bağışlanma
and a provision
وَرِزْقٌ
ve rızık
noble
كَرِيمٌ
tükenmez
ülâike hümü-lmü'minûne ḥaḳḳâ. lehüm deracâtün `inde rabbihim vemagfiratüv verizḳun kerîm. (al-ʾAnfāl 8:4)
Diyanet Isleri:
İşte gerçekten inanmış olanlar bunlardır. Onlara Rablerinin katında mertebeler, mağfiret ve cömertçe verilmiş rızıklar vardır.
English Sahih:
Those are the believers, truly. For them are degrees [of high position] with their Lord and forgiveness and noble provision. ([8] Al-Anfal : 4)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Onlardır gerçek inananlar, onlarındır Rableri katında dereceler, yarlıganma ve daimi, bitmeztükenmez rızık.