الَّذِيْنَ يَصُدُّوْنَ عَنْ سَبِيْلِ اللّٰهِ وَيَبْغُوْنَهَا عِوَجًاۗ وَهُمْ بِالْاٰخِرَةِ هُمْ كفِٰرُوْنَ ( هود: ١٩ )
Those who
ٱلَّذِينَ
onlar
hinder
يَصُدُّونَ
alıkoyar
from (the) way
عَن سَبِيلِ
yolundan
(of) Allah
ٱللَّهِ
Allah'ın
and seek (in) it
وَيَبْغُونَهَا
ve onda ararlar
crookedness
عِوَجًا
çarpıklık
while they
وَهُم
ve onlar (ararlar)
in the Hereafter
بِٱلْءَاخِرَةِ
ahireti
[they]
هُمْ
onlar
(are) disbelievers
كَٰفِرُونَ
inkar edenlerdir
elleẕîne yeṣuddûne `an sebîli-llâhi veyebgûnehâ `ivecâ. vehüm bil'âḫirati hüm kâfirûn. (Hūd 11:19)
Diyanet Isleri:
Bunlar Allah'ın yolundan alıkorlar ve o yolu eğriltmeğe çalışırlar; işte onlar ahireti inkar edenlerdir.
English Sahih:
Who averted [people] from the way of Allah and sought to make it [seem] deviant while they, concerning the Hereafter, were disbelievers. ([11] Hud : 19)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Onlar, halkı Allah yolundan menederler ve o yoldan saptırmak isterler, onlar ahiret inkar edenlerin ta kendileridir.