Skip to main content

اَوْ تَكُوْنَ لَكَ جَنَّةٌ مِّنْ نَّخِيْلٍ وَّعِنَبٍ فَتُفَجِّرَ الْاَنْهٰرَ خِلٰلَهَا تَفْجِيْرًاۙ   ( الإسراء: ٩١ )

Or
أَوْ
yahut
you have
تَكُونَ
olmalı
for you
لَكَ
senin
a garden
جَنَّةٌ
bir bahçen
of date-palms
مِّن نَّخِيلٍ
hurmalardan
and grapes
وَعِنَبٍ
ve üzümlerden
and cause to gush forth
فَتُفَجِّرَ
fışkırtmalısın
the rivers
ٱلْأَنْهَٰرَ
ırmaklar
within them
خِلَٰلَهَا
aralarından
abundantly
تَفْجِيرًا
gürül gürül

ev tekûne leke cennetüm min neḫîliv ve`inebin fetüfeccira-l'enhâra ḫilâlehâ tefcîrâ. (al-ʾIsrāʾ 17:91)

Diyanet Isleri:

"Veya hurmalıkların, bağların olup, aralarında ırmaklar akıtmalısın."

English Sahih:

Or [until] you have a garden of palm trees and grapes and make rivers gush forth within them in force [and abundance] ([17] Al-Isra : 91)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Yahut hurma fidanlarıyla, üzüm çotuklarıyla dolu bir bahçen olup içinde de ırmaklar gürülgürül akmadıkça.