Skip to main content

وَجَحَدُوْا بِهَا وَاسْتَيْقَنَتْهَآ اَنْفُسُهُمْ ظُلْمًا وَّعُلُوًّاۗ فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُفْسِدِيْنَ ࣖ   ( النمل: ١٤ )

And they rejected
وَجَحَدُوا۟
ve inkar ettiler
them
بِهَا
onları
though were convinced with them (signs)
وَٱسْتَيْقَنَتْهَآ
kanaat getirdiği halde
themselves
أَنفُسُهُمْ
vicdanları
(out of) injustice
ظُلْمًا
haksızlıkları yüzünden
and haughtiness
وَعُلُوًّاۚ
ve böbürlenmeleri yüzünden
So see
فَٱنظُرْ
bak işte
how
كَيْفَ
nasıl
was
كَانَ
oldu
(the) end
عَٰقِبَةُ
sonu
(of) the corrupters
ٱلْمُفْسِدِينَ
bozguncuların

veceḥadû bihâ vesteyḳanethâ enfüsühüm żulmev ve`ulüvvâ. fenżur keyfe kâne `âḳibetü-lmüfsidîn. (an-Naml 27:14)

Diyanet Isleri:

Gönülleri kesin olarak kabul ettiği halde, haksızlık ve büyüklenmelerinden ötürü onları bile bile inkar ettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak!

English Sahih:

And they rejected them, while their [inner] selves were convinced thereof, out of injustice and haughtiness. So see how was the end of the corrupters. ([27] An-Naml : 14)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Kendileri de bunlara adamakıllı inandıkları, bunları iyice bilip anladıkları halde zulümle, ululanmayla inadına inkar ettiler; bak da gör, bozguncuların sonları ne oldu.