Skip to main content

وَاَخِيْ هٰرُوْنُ هُوَ اَفْصَحُ مِنِّيْ لِسَانًا فَاَرْسِلْهُ مَعِيَ رِدْءًا يُّصَدِّقُنِيْٓ ۖاِنِّيْٓ اَخَافُ اَنْ يُّكَذِّبُوْنِ   ( القصص: ٣٤ )

And my brother
وَأَخِى
ve kardeşimi
Harun
هَٰرُونُ
Harun
he
هُوَ
o
(is) more eloquent
أَفْصَحُ
daha fasihtir (güzel konuşur)
than me
مِنِّى
benden
(in) speech
لِسَانًا
dil bakımından
so send him
فَأَرْسِلْهُ
onu gönder
with me
مَعِىَ
benimle beraber
(as) a helper
رِدْءًا
bir yardımcı olarak
who will confirm me
يُصَدِّقُنِىٓۖ
beni doğrulayan
Indeed
إِنِّىٓ
zira ben
I fear
أَخَافُ
korkuyorum
that
أَن
diye
they will deny me"
يُكَذِّبُونِ
beni yalanlayacakla

veeḫî hârûnü hüve efṣaḥu minnî lisânen feersilhü me`iye rid'ey yüṣaddiḳunî. innî eḫâfü ey yükeẕẕibûn. (al-Q̈aṣaṣ 28:34)

Diyanet Isleri:

Musa: "Rabbim! Doğrusu ben onlardan bir cana kıydım. Beni öldürmelerinden korkarım. Kardeşim Harun'un dili benimkinden daha düzgündür. Onu, beni destekleyen bir yardımcı olarak benimle gönder, çünkü beni yalanlamalarından korkarım" dedi.

English Sahih:

And my brother Aaron is more fluent than me in tongue, so send him with me as support, verifying me. Indeed, I fear that they will deny me." ([28] Al-Qasas : 34)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Ve kardeşim Harun, dil bakımından benden daha fasih, onu da benimle beraber gönder de bana yardım etsin, gerçeklesin beni, çünkü ben yalanlamalarından korkmaktayım.