Skip to main content

وَدَّتْ طَّاۤىِٕفَةٌ مِّنْ اَهْلِ الْكِتٰبِ لَوْ يُضِلُّوْنَكُمْۗ وَمَا يُضِلُّوْنَ اِلَّآ اَنْفُسَهُمْ وَمَا يَشْعُرُوْنَ  ( آل عمران: ٦٩ )

Wished
وَدَّت
istedi ki
a group
طَّآئِفَةٌ
bir grup
from (the) People
مِّنْ أَهْلِ
ehlinden
(of) the Book
ٱلْكِتَٰبِ
Kitap
if
لَوْ
eğer
they could lead you astray
يُضِلُّونَكُمْ
sizi saptırsınlar
and not
وَمَا
oysa
they lead astray
يُضِلُّونَ
saptırıyorlar
except
إِلَّآ
sadece
themselves
أَنفُسَهُمْ
kendilerini
and not they perceive
وَمَا يَشْعُرُونَ
farkında değiller

veddeṭ ṭâifetüm min ehli-lkitâbi lev yüḍillûneküm. vemâ yüḍillûne illâ enfüsehüm vemâ yeş`urûn. (ʾĀl ʿImrān 3:69)

Diyanet Isleri:

Kitap ehlinden bir takımı sizi sapıtmak isterler; oysa kendilerini saptırırlar da farkına varmazlar.

English Sahih:

A faction of the People of the Scripture wish they could mislead you. But they do not mislead except themselves, and they perceive [it] not. ([3] Ali 'Imran : 69)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Kitap ehlinin bir bölüğü, yolunuzu sapıtmak ister. Halbuki sizi değil, ancak kendilerini yoldan çıkarırlar, kendileri sapıklığa düşerler de farkında değillerdir.