Skip to main content

فَاِنَّكَ لَا تُسْمِعُ الْمَوْتٰى وَلَا تُسْمِعُ الصُّمَّ الدُّعَاۤءَ اِذَا وَلَّوْا مُدْبِرِيْنَ  ( الروم: ٥٢ )

So indeed, you
فَإِنَّكَ
şüphesiz sen
(can) not
لَا
asla
make the dead hear
تُسْمِعُ
söz dinletemezsin
make the dead hear
ٱلْمَوْتَىٰ
ölülere
and not
وَلَا
ve asla
make the deaf hear
تُسْمِعُ
işittiremezsin
make the deaf hear
ٱلصُّمَّ
sağırlara
the call
ٱلدُّعَآءَ
çağrıyı
when they turn
إِذَا وَلَّوْا۟
giderlerken
retreating
مُدْبِرِينَ
arkalarını dönüp

feinneke lâ tüsmi`u-lmevtâ velâ tüsmi`u-ṣṣumme-ddü`âe iẕâ vellev müdbirîn. (ar-Rūm 30:52)

Diyanet Isleri:

Tabiidir ki sen ölülere katiyyen işittiremezsin; dönüp giden sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.

English Sahih:

So indeed, you will not make the dead hear, nor will you make the deaf hear the call when they turn their backs, retreating. ([30] Ar-Rum : 52)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Hiç şüphe yok ki sen, sesini duyuramazsın ölüye ve ardına dönüp giderlerken davetini duyuramazsın sağırlara.