Skip to main content

ثُمَّ اسْتَوٰىٓ اِلَى السَّمَاۤءِ وَهِيَ دُخَانٌ فَقَالَ لَهَا وَلِلْاَرْضِ ائْتِيَا طَوْعًا اَوْ كَرْهًاۗ قَالَتَآ اَتَيْنَا طَاۤىِٕعِيْنَ   ( فصلت: ١١ )

Then
ثُمَّ
sonra
He directed (Himself)
ٱسْتَوَىٰٓ
yöneldi
towards the heaven
إِلَى ٱلسَّمَآءِ
göğe
while it (was)
وَهِىَ
ve o
smoke
دُخَانٌ
duman halinde olan
and He said
فَقَالَ
sonra dedi
to it
لَهَا
ona
and to the earth
وَلِلْأَرْضِ
ve arza
"Come both of you
ٱئْتِيَا
gelin
willingly
طَوْعًا
isteyerek
or
أَوْ
veya
unwillingly"
كَرْهًا
istemeyerek
They both said
قَالَتَآ
dediler ki
"We come
أَتَيْنَا
geldik
willingly"
طَآئِعِينَ
isteyerek

ŝümme-stevâ ile-ssemâi vehiye düḫânün feḳâle lehâ velil'arḍi-'tiyâ ṭav`an ev kerhâ. ḳâletâ eteynâ ṭâi`în. (Fuṣṣilat 41:11)

Diyanet Isleri:

Sonra, duman halinde bulunan göğe yöneldi, ona ve yeryüzüne: "İsteyerek veya istemeyerek buyruğuma gelin" dedi. İkisi de: "İsteyerek geldik" dediler.

English Sahih:

Then He directed Himself to the heaven while it was smoke and said to it and to the earth, "Come [into being], willingly or by compulsion." They said, "We have come willingly." ([41] Fussilat : 11)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Sonra bir duman halinde olan göğü yaratmayı hükmetmiştir de ona ve yeryüzüne, dileyerekdilemeyerek meydana gelin demiştir, ikisi de, dileyerek geldik demişlerdir.