Skip to main content

اَمْ يَحْسَبُوْنَ اَنَّا لَا نَسْمَعُ سِرَّهُمْ وَنَجْوٰىهُمْ ۗ بَلٰى وَرُسُلُنَا لَدَيْهِمْ يَكْتُبُوْنَ   ( الزخرف: ٨٠ )

Or
أَمْ
yoksa
(do) they think
يَحْسَبُونَ
sanıyorlar (mı?)
that We
أَنَّا
biz
(can) not hear
لَا نَسْمَعُ
işitmiyoruz
their secret(s)
سِرَّهُمْ
onların sırlarını
and their private counsel(s)?
وَنَجْوَىٰهُمۚ
ve gizli konuşmalarını
Nay
بَلَىٰ
hayır (işitiriz)
and Our Messengers
وَرُسُلُنَا
ve elçilerimiz
with them
لَدَيْهِمْ
yanlarında bulunan
are recording
يَكْتُبُونَ
yazarlar

em yaḥsebûne ennâ lâ nesme`u sirrahüm venecvâhüm. belâ verusülünâ ledeyhim yektübûn. (az-Zukhruf 43:80)

Diyanet Isleri:

Yoksa, kendilerinin gizli veya açık konuşmalarını duymayız mı sanırlar? Hayır; öyle değil; yanlarındaki elçilerimiz yazmaktadır.

English Sahih:

Or do they think that We hear not their secrets and their private conversations? Yes, [We do], and Our messengers [i.e., angels] are with them recording. ([43] Az-Zukhruf : 80)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Yoksa onların gizlediklerini ve gizligizli konuştuklarını işitmedik mi sanırlar? Hayır ve elçilerimiz, ne dediklerini, ne yaptıklarını yazıp durmada.