Skip to main content

وَلَوْ قَاتَلَكُمُ الَّذِيْنَ كَفَرُوْا لَوَلَّوُا الْاَدْبَارَ ثُمَّ لَا يَجِدُوْنَ وَلِيًّا وَّلَا نَصِيْرًا   ( الفتح: ٢٢ )

And if
وَلَوْ
ve eğer
fight you
قَٰتَلَكُمُ
sizinle savaşsalardı
those who
ٱلَّذِينَ
kimseler
disbelieve
كَفَرُوا۟
inkar eden(ler)
surely they would turn
لَوَلَّوُا۟
dön(üp kaç)arlardı
the backs
ٱلْأَدْبَٰرَ
arkalarına
Then
ثُمَّ
sonra
not they would find
لَا يَجِدُونَ
bulamazlardı
any protector
وَلِيًّا
bir koruyucu
and not
وَلَا
ne de
any helper
نَصِيرًا
bir yardımcı

velev ḳâtelekümü-lleẕîne keferû levellevu-l'edbâra ŝümme lâ yecidûne veliyyev velâ neṣîrâ. (al-Fatḥ 48:22)

Diyanet Isleri:

İnkar edenler sizinle savaşsalardı yüzgeri döneceklerdi. Sonra bir dost ve yardımcı da bulamayacaklardı.

English Sahih:

And if those [Makkans] who disbelieve had fought you, they would have turned their backs [in flight]. Then they would not find a protector or a helper. ([48] Al-Fath : 22)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Kafirler, sizinle savaşa girişirlerse mutlaka arkalarını dönerler de sonra bir dost da bulamazlar, bir yardımcı da.