اَلَّذِيْنَ اٰتَيْنٰهُمُ الْكِتٰبَ يَعْرِفُوْنَهٗ كَمَا يَعْرِفُوْنَ اَبْنَاۤءَهُمْۘ اَلَّذِيْنَ خَسِرُوْٓا اَنْفُسَهُمْ فَهُمْ لَا يُؤْمِنُوْنَ ࣖ ( الأنعام: ٢٠ )
Those (to) whom
ٱلَّذِينَ
kendilerine
We have given them
ءَاتَيْنَٰهُمُ
verdiklerimiz
the Book
ٱلْكِتَٰبَ
Kitap
they recognize him
يَعْرِفُونَهُۥ
onu tanırlar
as
كَمَا
gibi
they recognize
يَعْرِفُونَ
tanıdıkları
their sons
أَبْنَآءَهُمُۘ
oğullarını
Those who
ٱلَّذِينَ
kimseler
lost
خَسِرُوٓا۟
ziyana sokan(lar)
themselves
أَنفُسَهُمْ
kendilerini
then they
فَهُمْ
onlar
(do) not believe
لَا يُؤْمِنُونَ
inanmazlar
elleẕîne âteynâhümü-lkitâbe ya`rifûnehû kemâ ya`rifûne ebnâehüm. elleẕîne ḫasirû enfüsehüm fehüm lâ yü'minûn. (al-ʾAnʿām 6:20)
Diyanet Isleri:
Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onu (peygamberi) çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar; fakat kendilerine yazık ettiler, çünkü onlar inanmazlar.
English Sahih:
Those to whom We have given the Scripture recognize it as they recognize their [own] sons. Those who will lose themselves [in the Hereafter] do not believe. ([6] Al-An'am : 20)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Kendilerine kitap verdiklerimiz, Peygamberi, oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar, fakat kendilerine zarar verenlerdir inanmayanlar.