فَلَمَّا رَاَوْهُ زُلْفَةً سِيْۤـَٔتْ وُجُوْهُ الَّذِيْنَ كَفَرُوْا وَقِيْلَ هٰذَا الَّذِيْ كُنْتُمْ بِهٖ تَدَّعُوْنَ ( الملك: ٢٧ )
But when
فَلَمَّا
ne zaman ki
they (will) see it
رَأَوْهُ
onu görünce
approaching
زُلْفَةً
yakından
(will be) distressed
سِيٓـَٔتْ
kötüleşti
(the) faces
وُجُوهُ
yüzleri
(of) those who
ٱلَّذِينَ
kimselerin
disbelieved
كَفَرُوا۟
inkar eden(lerin)
and it will be said
وَقِيلَ
ve dendi
"This
هَٰذَا
işte budur
(is) that which you used (to)
ٱلَّذِى كُنتُم
olduğunuz şey
for it
بِهِۦ
onu
call"
تَدَّعُونَ
çağırıyor(lar)
felemmâ raevhü zülfeten sîet vucûhü-lleẕîne keferû veḳîle hâẕe-lleẕî küntüm bihî tedde`ûn. (al-Mulk 67:27)
Diyanet Isleri:
Azabı yaklaşırken gördükleri zaman, inkar edenlerin yüzleri çirkinleşip kararır; onlara: "Sizin arayıp durduğunuz işte budur" denir.
English Sahih:
But when they see it approaching, the faces of those who disbelieve will be distressed, and it will be said, "This is that for which you used to call." ([67] Al-Mulk : 27)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Azabın yaklaştığını gördüler mi kafir olanların yüzleri kararır ve işte denir, bu, isteyip durduğunuz şey.