Skip to main content

وَالَّذِيْنَ اٰمَنُوْا وَهَاجَرُوْا وَجَاهَدُوْا فِيْ سَبِيْلِ اللّٰهِ وَالَّذِيْنَ اٰوَوْا وَّنَصَرُوْٓا اُولٰۤىِٕكَ هُمُ الْمُؤْمِنُوْنَ حَقًّاۗ لَهُمْ مَّغْفِرَةٌ وَّرِزْقٌ كَرِيْمٌ   ( الأنفال: ٧٤ )

And those who
وَٱلَّذِينَ
onlar ki
believed
ءَامَنُوا۟
inandılar
and emigrated
وَهَاجَرُوا۟
ve hicret ettiler
and strove hard
وَجَٰهَدُوا۟
ve savaştılar
in (the) way
فِى سَبِيلِ
yolunda
(of) Allah
ٱللَّهِ
Allah
and those who
وَٱلَّذِينَ
ve onlar ki
gave shelter
ءَاوَوا۟
barındırdılar
and helped
وَّنَصَرُوٓا۟
ve yardım ettiler
those -
أُو۟لَٰٓئِكَ
işte
they (are)
هُمُ
onlardır
the believers
ٱلْمُؤْمِنُونَ
mü'minler
(in) truth
حَقًّاۚ
gerçek
For them
لَّهُم
onlar için vardır
(is) forgiveness
مَّغْفِرَةٌ
bağışlanma
and a provision
وَرِزْقٌ
ve rızık
noble
كَرِيمٌ
bol

velleẕîne âmenû vehâcerû vecâhedû fî sebîli-llâhi velleẕîne evev veneṣarû ülâike hümü-lmü'minûne ḥaḳḳâ. lehüm magfiratüv verizḳun kerîm. (al-ʾAnfāl 8:74)

Diyanet Isleri:

İnanıp hicret eden, Allah yolunda savaşanlar ve muhacirleri barındırıp onlara yardım edenler, işte onlar gerçekten inanmış olanlardır. Onlara mağfiret ve cömertçe verilmiş rızıklar vardır.

English Sahih:

But those who have believed and emigrated and fought in the cause of Allah and those who gave shelter and aided – it is they who are the believers, truly. For them is forgiveness and noble provision. ([8] Al-Anfal : 74)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

İnananlar ve yurtlarından göçenler, Allah yolunda savaşanlar ve bir de bunları yeryurt sahibi edenler ve yardımda bulunanlarsa onlardır gerçekten inanmış olanlar. Onların hakkıdır yarlıganmak ve sayısız, tükenmez rızık.