قَالُوْا يٰهُوْدُ مَاجِئْتَنَا بِبَيِّنَةٍ وَّمَا نَحْنُ بِتَارِكِيْٓ اٰلِهَتِنَا عَنْ قَوْلِكَ وَمَا نَحْنُ لَكَ بِمُؤْمِنِيْنَ ( هود: ٥٣ )
They said
قَالُوا۟
dediler ki
"O Hud!
يَٰهُودُ
Ey Hud
You have not brought us You have not brought us
مَا جِئْتَنَا
sen bize getirmedin
clear proofs
بِبَيِّنَةٍ
bir belge
and not
وَمَا
ve değiliz
we
نَحْنُ
biz
(will) leave
بِتَارِكِىٓ
bırakacak
our gods
ءَالِهَتِنَا
ilahlarımızı
on your saying
عَن قَوْلِكَ
senin sözünle
and not
وَمَا
ve değiliz
we (are)
نَحْنُ
biz
in you
لَكَ
sana
believers
بِمُؤْمِنِينَ
inanacak
ḳâlû yâ hûdü mâ ci'tenâ bibeyyinetiv vemâ naḥnü bitârikî âlihetinâ `an ḳavlike vemâ naḥnü leke bimü'minîn. (Hūd 11:53)
Diyanet Isleri:
"Ey Hud! Sen bize bir belge getirmeden, senin sözünden ötürü tanrılarımızı terketmeyiz ve sana inanmayız.
English Sahih:
They said, "O Hud, you have not brought us clear evidence, and we are not ones to leave our gods on your say-so. Nor are we believers in you. ([11] Hud : 53)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Ey Hud dediler, sen bize apaçık bir delil gösteremiyorsun, biz de senin sözünle tanrılarımızı bırakmayız ve biz sana inanmıyoruz.