وَلَقَدْ جَاۤءَهُمْ رَسُوْلٌ مِّنْهُمْ فَكَذَّبُوْهُ فَاَخَذَهُمُ الْعَذَابُ وَهُمْ ظٰلِمُوْنَ ( النحل: ١١٣ )
And certainly
وَلَقَدْ
ve andolsun
came to them
جَآءَهُمْ
onlara geldi
a Messenger
رَسُولٌ
bir elçi
from among them
مِّنْهُمْ
kendilerinden
but they denied him;
فَكَذَّبُوهُ
onu yalanladılar
so seized them
فَأَخَذَهُمُ
onları yakalayıverdi
the punishment
ٱلْعَذَابُ
azab
while they
وَهُمْ
ve onlar
(were) wrongdoers
ظَٰلِمُونَ
zulümlerine devam ederken
veleḳad câehüm rasûlüm minhüm fekeẕẕebûhü feeḫaẕehümü-l`aẕâbü vehüm żâlimûn. (an-Naḥl 16:113)
Diyanet Isleri:
And olsun ki, aralarından kendilerine bir peygamber gelmişti, onu yalancı saydılar. Haksızlık ederlerken azaba uğradılar.
English Sahih:
And there had certainly come to them a Messenger from among themselves, but they denied him; so punishment overtook them while they were wrongdoers. ([16] An-Nahl : 113)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Andolsun ki onlara, kendi cinslerinden bir peygamber geldi de onu yalanladılar, onları helak ediverdi azap ve onlardır zulmedenler.