Skip to main content

وَاتَّقُوا الَّذِيْٓ اَمَدَّكُمْ بِمَا تَعْلَمُوْنَ ۚ  ( الشعراء: ١٣٢ )

And fear
وَٱتَّقُوا۟
ve korkun
One Who
ٱلَّذِىٓ
kimseden
has aided you
أَمَدَّكُم
size bol bol veren
with what
بِمَا
şeyleri (ni'metleri)
you know
تَعْلَمُونَ
bildiğiniz

vetteḳu-lleẕî emeddeküm bimâ ta`lemûn. (aš-Šuʿarāʾ 26:132)

Diyanet Isleri:

Kardeşleri Hud, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Siz her yüksek yere koca bir bina kurup, boş şeyle mi uğraşırsınız? Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz? Yakaladığınızı zorbaca mı yakalarsınız? Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Bildiğiniz şeyleri size verenden sakının; davarları, oğulları, bahçeleri ve akarsuları size O vermiştir. Doğrusu hakkınızda büyük günün azabından korkuyorum" dedi.

English Sahih:

And fear He who provided you with that which you know, ([26] Ash-Shu'ara : 132)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Çekinin o mabuttan ki bildiğiniz nimetleri vererek yardım etti size.