Skip to main content

اِذْ قَالَتِ امْرَاَتُ عِمْرَانَ رَبِّ اِنِّيْ نَذَرْتُ لَكَ مَا فِيْ بَطْنِيْ مُحَرَّرًا فَتَقَبَّلْ مِنِّيْ ۚ اِنَّكَ اَنْتَ السَّمِيْعُ الْعَلِيْمُ  ( آل عمران: ٣٥ )

When
إِذْ
hani
[she] said
قَالَتِ
demişti ki
(the) wife
ٱمْرَأَتُ
karısı
(of) Imran
عِمْرَٰنَ
İmran'ın
"My Lord!
رَبِّ
Rabbim
Indeed I
إِنِّى
şüphesiz ben
[I] vowed
نَذَرْتُ
adadım
to You
لَكَ
sana
what
مَا
olanı
(is) in my womb
فِى بَطْنِى
karnımda
dedicated
مُحَرَّرًا
tam hür olarak
so accept
فَتَقَبَّلْ
kabul buyur
from me
مِنِّىٓۖ
benden
Indeed You
إِنَّكَ
şüphesiz
You
أَنتَ
sen
(are) the All-Hearing
ٱلسَّمِيعُ
işitensin
the All-Knowing
ٱلْعَلِيمُ
bilensin

iẕ ḳâleti-mraetü `imrâne rabbi innî neẕertü leke mâ fî baṭnî müḥarraran feteḳabbel minnî. inneke ente-ssemî`u-l`alîm. (ʾĀl ʿImrān 3:35)

Diyanet Isleri:

İmran'ın karısı: "Ya Rabbi! Karnımda olanı, sadece sana hizmet etmek üzere adadım, benden kabul buyur, doğrusu işiten ve bilen ancak Sensin" demişti.

English Sahih:

[Mention, O Muhammad], when the wife of Imran said, "My Lord, indeed I have pledged to You what is in my womb, consecrated [for Your service], so accept this from me. Indeed, You are the Hearing, the Knowing." ([3] Ali 'Imran : 35)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

An o zamanı ki İmran'ın zevcesi, ya Rabbi demişti, karnımdakini, azatlı bir kul olmak üzere sana adadım, kabul et. Şüphe yok ki sen duyarsın, bilirsin.