Skip to main content

وَمَا كُنْتُمْ تَسْتَتِرُوْنَ اَنْ يَّشْهَدَ عَلَيْكُمْ سَمْعُكُمْ وَلَآ اَبْصَارُكُمْ وَلَا جُلُوْدُكُمْ وَلٰكِنْ ظَنَنْتُمْ اَنَّ اللّٰهَ لَا يَعْلَمُ كَثِيْرًا مِّمَّا تَعْمَلُوْنَ  ( فصلت: ٢٢ )

And not
وَمَا
ve değildiniz
you were
كُنتُمْ
siz
covering yourselves
تَسْتَتِرُونَ
gizleniyor
lest testify
أَن يَشْهَدَ
şahidlik etmesinden
against you
عَلَيْكُمْ
aleyhinize
your hearing
سَمْعُكُمْ
kulaklarınızın
and not
وَلَآ
ve değildiniz
your sight
أَبْصَٰرُكُمْ
gözlerinizin
and not
وَلَا
ve değildiniz
your skins
جُلُودُكُمْ
derilerinizin
but
وَلَٰكِن
fakat
you assumed
ظَنَنتُمْ
sanıyordunuz ki
that
أَنَّ
elbette
Allah
ٱللَّهَ
Allah
(does) not know
لَا يَعْلَمُ
bilmez
much
كَثِيرًا
çoğunu
of what you do
مِّمَّا تَعْمَلُونَ
yaptıklarınızın

vemâ küntüm testetirûne ey yeşhede `aleyküm sem`uküm velâ ebṣâruküm velâ cülûdüküm velâkin żanentüm enne-llâhe lâ ya`lemü keŝîram mimmâ ta`melûn. (Fuṣṣilat 41:22)

Diyanet Isleri:

Siz, gözleriniz, kulaklarınız ve derilerinizin aleyhinize şahidlik edeceğinden korkarak kötü iş işlemekten çekinmiyordunuz. Hayır; Allah'ın, yaptıklarınızın çoğunu bilmediğini sanıyordunuz.

English Sahih:

And you were not covering [i.e., protecting] yourselves, lest your hearing testify against you or your sight or your skins, but you assumed that Allah does not know much of what you do. ([41] Fussilat : 22)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Ve siz, kulaklarınızın, gözlerinizin, derilerinizin, aleyhinizde tanıklık edeceklerini ummuyor, onlardan hiçbir şeyinizi gizlemiyordunuz ve hatta sanıyordunuz ki yaptıklarınızın çoğunu Allah bile, şüphe yok ki bilmez.