Skip to main content

يَّسْمَعُ اٰيٰتِ اللّٰهِ تُتْلٰى عَلَيْهِ ثُمَّ يُصِرُّ مُسْتَكْبِرًا كَاَنْ لَّمْ يَسْمَعْهَاۚ فَبَشِّرْهُ بِعَذَابٍ اَلِيْمٍ  ( الجاثية: ٨ )

Who hears
يَسْمَعُ
o işitir
(the) Verses
ءَايَٰتِ
ayetlerinin
(of) Allah
ٱللَّهِ
Allah'ın
recited
تُتْلَىٰ
okunduğunu
to him
عَلَيْهِ
kendisine
then
ثُمَّ
sonra
persists
يُصِرُّ
direnir
arrogantly
مُسْتَكْبِرًا
büyüklük taslar
as if
كَأَن
sanki
not he heard them
لَّمْ يَسْمَعْهَاۖ
hiç onları işitmemiş
So give him tidings
فَبَشِّرْهُ
onu müjdele
(of) a punishment
بِعَذَابٍ
bir azab ile
painful
أَلِيمٍ
acı

yesme`u âyâti-llâhi tütlâ `aleyhi ŝümme yüṣirru müstekbiran keel lem yesma`hâ. febeşşirhü bi`aẕâbin elîm. (al-Jāthiyah 45:8)

Diyanet Isleri:

Kendine okunan Allah'ın ayetlerini dinleyip, sonra, onları hiç duymamış gibi büyüklük taslamakta direnen, yalancı ve günahkar kişinin vay haline! Ona can yakıcı bir azap müjdele.

English Sahih:

Who hears the verses of Allah recited to him, then persists arrogantly as if he had not heard them. So give him tidings of a painful punishment. ([45] Al-Jathiyah : 8)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Ona okununca Allah'ın ayetlerini dinler de sonra gene hiç duymamış gibi ululanıp ısrar eder; artık müjdele onu elemli bir azapla.