بَلْ عَجِبُوْٓا اَنْ جَاۤءَهُمْ مُّنْذِرٌ مِّنْهُمْ فَقَالَ الْكٰفِرُوْنَ هٰذَا شَيْءٌ عَجِيْبٌ ۚ ( ق: ٢ )
Nay
بَلْ
doğrusu
they wonder
عَجِبُوٓا۟
şaştılar
that has come to them
أَن جَآءَهُم
gelmesine
a warner
مُّنذِرٌ
bir uyarıcı
from them
مِّنْهُمْ
içlerinden
So say
فَقَالَ
dediler
the disbelievers
ٱلْكَٰفِرُونَ
kafirler
"This
هَٰذَا
bu
(is) a thing
شَىْءٌ
bir şeydir
amazing
عَجِيبٌ
tuhaf
bel `acibû en câehüm münẕirum minhüm feḳâle-lkâfirûne hâẕâ şey'ün `acîb. (Q̈āf 50:2)
Diyanet Isleri:
Kafirler, Aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar da: "Bu şaşılacak bir şey; öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman dirilecek miyiz? Bu, ihtimali olmayan bir dönüştür" dediler.
English Sahih:
But they wonder that there has come to them a warner from among themselves, and the disbelievers say, "This is an amazing thing. ([50] Qaf : 2)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Hayır, onlar, içlerinden bir korkutucunun gelmesine şaşıp kaldılar da kafirler, gerçekten de dediler, bu şaşılacak bir şey.